DOLU DOLU YAŞAMAK

HAYATI DOLU DOLU YAŞAMAK

İnsanlar, eşit şartlarda anne karnında hayat bulur. Eşit şekilde dünyaya gözlerini açar. Ancak bu eşitlik, doğulan coğrafyada bozulur. Kimi daha konforlu, gösterişli bir ortamda yaşamını sürdürürken; kimisi zorluklarla dolu bir hayatın içinde bulur kendini. “Hayat ya cesur bir maceradır ya da hiçbir şey değildir.” demiş sağır ve kör olmasına rağmen dünyaya sesini duyurmuş yazar ve aktivist Helen Keller.

Bu durum biraz da şans gibidir. Ama bana göre, nerede ve nasıl doğmuş olursan ol, hayatı fark ederek, hissederek yaşamak gerekir. Her insanın mutlaka bir artı yönü vardır: Kiminin fiziği güzeldir, kiminin zekâsı parlaktır; kimisi maddi imkânlara sahiptir. Kimisi gençtir, kimisi yaş almıştır ama bilgedir. Emin ol ki, bu güçlü yönlerden biri sende de var. Önemli olan, onun kıymetini bilip sıkı sıkıya sarılmaktır.

Simyacı kitabının yazarı Paulo Coelho ne güzel söylemiş:
“Her gün yeniden doğmak gibidir yaşamak, yeter ki gün doğmadan umudunu kaybetme.”

Güneş herkese eşit doğar, ağaçlar herkese aynı gölgeyi sunar, kuşların sesi herkese aynı yankılanır. Sen hayatın bu yönünü gör. Duyarak, hissederek yaşa. Hayatı ne kadar yaşıyorsan, o kadar varsın.
Bu dünya sana sunulmuş bir güzelliktir; gözünü açıp görmezsen, gözünü kapattığında zaten hiçbir şey kalmaz.

Oruç Aruoba ne güzel demiş:
“Hayat, dokunabildiğin her şeyde saklı.”
(Evet, bizim jenerasyondandı ama tanışmak nasip olmadı…)
Eğer sen dokunmazsan, o güzellikler orada gizli kalır.
Bizim kültürümüzde derler ya:
“Sap gelip saman gider.”
İşte hayat da, yaşanmazsa böyle savrulur gider.


Sonuç olarak:
Yeni bir güne tüm enerjinle başlamalısın.
Bugün senin en önemli günün olmalı.
Bugün en şık hâlini giymelisin, en iyi yönünü ortaya koymalısın.
Ve yüksek sesle şunu diyebilmelisin:
“Ben hayatı yaşamayı seviyorum!”

Mustafa BAL